İsrail’in Filistin’de işlediği insan hakları ihlalleri, dünya genelinde büyük bir tepki dalgası yarattı. Bu tepkilere kayıtsız kalmayan insanlar, İsrail’le bağlantısı olan markaları boykot etmeye başladı. Ve tabii ki, markalar da hızla tepki veriyor. Coca Cola, Ürdün’de “Crush” adı altında satış yaparak bu boykotları aşmaya çalıştı. Aynı şekilde, “ kriz yönetiminde isim değişikliği ” stratejisini benimseyen Burger King, Türkiye’deki Twitter (X) profil resminde ismini “Börgır” olarak değiştirdi. Yani, büyük markalar krize karşı hızlı bir reaksiyon gösteriyor. Ama bu hamleler gerçekten işe yarıyor mu?
Kriz Yönetiminde İsim Değişikliğinin Rolü
Reklam dünyasında isim ve logo değişikliği gibi hamleler kriz dönemlerinde sıkça kullanılır. Hedef nedir? Boykotları hafifletmek ve markanın imajını korumak. Yani markalar, “bakın, biz sizin sesinizi duyduk” demeye çalışıyor. Ama her şey bu kadar basit mi?
Burada durup biraz düşünmek lazım. İsim değiştirmek ya da bir ürünü farklı bir marka adıyla sunmak, sorunu kökünden çözmek anlamına gelmiyor. Sosyal medya çağındayız, bilgi saniyeler içinde yayılıyor. Bu tür yüzeysel hamleler sosyal medyada hızla fark ediliyor ve eleştiri oklarının hedefi oluyor.
Tüketici Güveni ve Samimiyet: Kısa Vadeli Çözümler Uzun Vadede Nasıl Etkiler?
Kısa vadede kriz yönetimi açısından etkili olabilir, ama uzun vadede markaya olan güveni zedeleyebilir. Tüketiciler, özellikle de sosyal medya kullanıcıları, bu tür hamleleri hızla fark ediyor ve eleştiriyor. Üstelik, bu eleştiriler de markanın imajını daha da zedeleyebilir.
Alternatif Stratejiler: Kriz Yönetiminde İsim Değişikliği mi, Şeffaf İletişim mi?
O zaman alternatif ne olabilir? Bence markalar, bu tür krizlerde isim değiştirmektense, doğrudan krize dair açıklamalar yapmalı. Şeffaf bir iletişim kurarak neden boykotlarla karşılaştıkları konusunda dürüst olmalılar. İsim değiştirmek ya da tasarımları yenilemek kısa vadede göz boyayabilir ama bu tür derin meselelerde uzun vadede sadık bir müşteri kitlesi yaratmak için kesinlikle yeterli değil.
Alaycı Yaklaşımlar ve Sosyal Medya Etkileri: Burger King’in ‘Börgır’ Stratejisi
Diğer yandan, markaların bu stratejilerine karşı alaycı bir yaklaşım geliştirenler de var. Mesela Burger King, Türkiye’de “Börgır” adını kullanarak bu durumu bir tür eğlenceye dönüştürdü. Bu adım, hem rakip Coca Cola’ya karşı bir reklam savaşı başlatmak hem de durumu tiye alarak tüketicinin dikkatini başka bir yöne çekmek amacı taşıyordu. Alaycı yaklaşımlar, kriz yönetiminde yeni bir taktik olarak öne çıkarken, markaların imajına olumlu ya da olumsuz etkileri tartışmaya açık.
Ancak, bu tür alaycı ve geçici çözümler uzun vadede markanın sorunu kökten ele almadığını gösterdiği için, eleştiriler daha da artabilir. İroniyle yapılan her hamle, hedef kitlenin daha bilinçli bir bölümünde “asıl sorunu gizleme” çabası olarak görülebilir. Bu yüzden, markaların gerçekten sürdürülebilir ve samimi adımlar atmaları, tüketici güvenini korumanın daha etkili bir yolu olabilir.
